Dünya üzerindeki her insan zulüm, ayrımcılık ve haksızlıktan arınmış bir hayat sürmek ister. Yer değiştirme ise bu isteklerin önünde engel olabilir. Her gün yüzbinlerce insan, genç ve yaşlı, hasta ve sağlıklı, oğullar ve kızlar ülkelerini, evlerini terk etmek zorunda kalıyor. Devletler normal şartlarda vatandaşlarının temel insani haklarını ve fiziksel güvenliklerini garanti etmek durumundadır. Ancak insanlar mülteci olduğunda bu güvenlik ağı delinir ve zamanla kaybolur. Savaştan veya zulümden kaçan mülteciler hem fiziksel hem de duygusal açıdan oldukça savunmasızlardır. Kendi hükümetleri tarafından sağlanan bir güvenlikleri yoktur. Hatta onlara zulmeden bizzat kendi devletleridir. Diğer ülkeler onları sınırlarından içeri almaz veya koruma sağlamazlarsa, temel insani haklarının, güvenliklerinin ve hatta hayatlarının tehlikede olduğu bir yaşamın içine mahkum edilebilirler.
Türkiye, 2011 yılında Suriye’den gerçekleşen zorunlu kitlesel yoğun göç dalgası ile savaş mağduru olan bir insan grubuna ev sahipliği yapmak durumunda kalmıştır. Türkiye uyguladığı açık kapı politikası ve Suriye’nin coğrafi komşusu olması sebepleriyle bu göç dalgalarından en çok etkilenen ülkelerden biri olmuştur. Göç eden bu insanların Türkiye’ye göçleri; eğitim, sağlık, barınma, belediye hizmetleri, iş gücü, uyum gibi birçok kamu politikası alanını ilgilendiren çalışmalar yapılmasını gerekli kılmıştır. Konuyla ilgili olarak 11 Nisan 2013 tarihinde Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu (YUKK) kabul edilmiş, bu kanuna dayanılarak 22 Ekim 2014 tarihinde Geçici Koruma Yönetmeliği (GKY) çıkarılmıştır. Yürürlüğe giren Geçici Koruma Yönetmeliği ile ‘geçici koruma’ statüsü tanınmıştır. “Geçici Koruma Kapsamındaki Yabancı” hukuksal statü kavramsallaştırması halk arasında daha çok ‘misafir’ ya da ‘konuk’ algısına neden olmakta, köklü çözüm üretecek yüzü geleceğe baklan politikaları geciktirmektedir. Suriyelilere yönelik kamu hizmetleri geçici koruma politikası çerçevesinde uygulanmıştır.
Savaş veya zulüm nedeniyle ülkesini terk eden insanların hayatlarını onurlu bir şekilde yeniden inşa edebilmelerinin en iyi yollarından biri çalışarak kendi hayatlarını kazanma fırsatıdır. İnsanın hayatını yeniden inşa etmesi, kendine ait bir eve, uyuyacak güvenli bir alana veya özgürce beslenebilme imkanına sahip olmasından daha fazlasını ifade eder. Geleceğinizin başkalarının değil de sizin kontrolünüzde olduğunu bilmek bir çok şeye bedeldir.
Vatansız bireylerin uluslararası yasal tanımı, “kendi yasalarının işleyişi kapsamında hiçbir Devlet tarafından vatandaş olarak kabul edilmeyen bir kişidir”. Bazı insanlar vatansız doğar, bazılarıysa vatansız olur. Vatansızlığın dünyanın hemen her ülkesinde ve her bölgesinde insanlar için ciddi sonuçları vardır.
Vatandaşlarının kim olduğunu hükümetler belirler. Bu durum hükümetleri vatansızlık konusunda gerekli olan yasal ve politik gelişmelerden sorumlu tutar. Dünyanın bir çok yerinde farklı nedenler yüzünden milyonlarca insanın vatandaşlığı reddediliyor. Vatansız kişilerin okula gitmelerine, doktora gitmelerine, iş bulmalarına, banka hesabı açmalarına, ev satın almalarına ve hatta evlenmelerine bile izin verilmiyor. Eğitim, sağlık, istihdam ve hareket özgürlüğü gibi temel haklara erişimde zorluk yaşayabiliyorlar.
Eğitim, 1989 Çocuk Hakları Sözleşmesi ve 1951 Mülteci Sözleşmesi’nde yer alan temel bir insan hakkıdır . Toplumun dayanıklılığı güçlendiren bir unsurdur. Eğitim, mülteci çocuk, genç ve yaşlı her gruptan ve yaştan insanın üretken, bağımsız, aydınlık bir yaşam sürmeleri için gereken bilgi ve becerileri vererek onları güçlendirir.
Türkiye’deki kanunlar ve genelge uyarınca, Türkiye vatandaşı olmayanlar dahil olmak üzere Türkiye’de yaşayan tüm çocukların temel eğitimden yararlanma hakkı vardır. Geçici koruma kapsamındaki çocukların devlet okullarının yanı sıra geçici eğitim merkezlerine erişim hakkı da bulunmaktadır.
Sağlık hakkı tüm insanlar için vardır. Tüm insanlığın özellikle mültecilerin, ihtiyaç duyduğu zaman ve ihtiyaç duyduğu her yerde uygun fiyatlı temel sağlık hizmetlerine erişebilmesi gerekir. Ancak birçok mülteci, sağlık ihtiyaçlarını karşılamada çok büyük engellerle karşılaşmaktadır. İyi sağlık, mültecilerin hayatlarını yeniden kurabilmeleri için temel bir gerekliliktir. Uzun yıllar boyunca zorla yerinden edilerek yaşadığı ülkeyi ve evini bırakmak zorunda olmak bir bireyin sağlığı üzerinde ciddi sorunlar oluşturabilir.